Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 TERÖRÜ KİM DURDURMAK İSTİYOR ?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
_Tor@_
Yüzbasi
Yüzbasi
_Tor@_


Erkek Mesaj Sayısı : 53
Yaş : 31
Nerden : Türkiye
Basari :
TERÖRÜ KİM DURDURMAK İSTİYOR ? Left_bar_bleue53 / 10053 / 100TERÖRÜ KİM DURDURMAK İSTİYOR ? Right_bar_bleue

Konu Puani :
TERÖRÜ KİM DURDURMAK İSTİYOR ? Left_bar_bleue17 / 10017 / 100TERÖRÜ KİM DURDURMAK İSTİYOR ? Right_bar_bleue

Aktiflik :
TERÖRÜ KİM DURDURMAK İSTİYOR ? Left_bar_bleue19 / 10019 / 100TERÖRÜ KİM DURDURMAK İSTİYOR ? Right_bar_bleue

Kayıt tarihi : 27/07/08

TERÖRÜ KİM DURDURMAK İSTİYOR ? Empty
MesajKonu: TERÖRÜ KİM DURDURMAK İSTİYOR ?   TERÖRÜ KİM DURDURMAK İSTİYOR ? Icon_minitimeÇarş. Tem. 30, 2008 11:52 am

Terör olaylarının her geçen gün artması ve
halktaki güven duygusunun zedelenmesi ile ortam ciddi oranda gerildi.
Siyasi parti genel başkanları ilginç açıklamalarla gündeme gelmeye
başladı.

Sayın Başbakan "Masaya Gel" derken , Sayın Baykal , ''DTP, PKK UZANTISI BİR PARTİDİR'' açıklamasını yaptı.

Mehmet Ağar , " PKK terörü konusunda tüm siyasi kurumların görüşlerini
ve bakış açılarını net olarak belirlemeleri gerektiğini" vurguladı.

MHP Genel Merkezinden Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural tarafından
yapılan yazılı açıklamada ise ; " Sayın Başbakan Erdoğan: Türk Milleti
, PKK terör örgütüyle ve bölücülerle buluşacağın masayı başına
yıkacaktır " açıklamasını yaptı.

TSK'den gelen açıklamalarda " TSK terörün kökünü kazıyacaktır " açıklaması geldi...

Görülen o ki Türkiye'de terör konusu, hala gerçek boyutlarıyla görülemiyor. En önemlisi de kimsenin kalbi birlikte atmıyor.

Tüm siyasi partilerin açıklamaları siyasi içerikli ve birbirlerini
suçlayıcı üslup içeriyor. Bu tür açıklamalar Türkiye'de terörün
çözümüne katkıda bulunmadığı gibi halkın güven duygusunu zedeliyor.

Siyasi rant kaygısı ile yapılan açıklamalardan Sayın Başbakan dahil hiçbir siyasi parti kazançlı çıkamayacaktır.

Öncelikle terörün merkezi bellidir. Belli olan bir konuda hala
Amerika'yı keşfetmeye kalkmak hedefe sırtını dönüp koşmaktır. Bu koşu
koşanı hedefe yaklaştırmaz , aksine uzaklaştırır.

Emekli Orgeneral Şener Eruygur'un yazdığı makalede "terörün tanımı ve çözümü" konusunda ilginç açıklamalar yer almaktadır:


"Karşı karşıya bulunduğumuz sorunun devlet
katında Kürt sorunu mu, yoksa terör sorunu mu olduğu tartışmasına ilave
olarak, güvenlik boyutu içinde mücadele strateji konusunda da görüş
birliği sağlanamamıştır. 12 Kasım 1993 tarihinde kamuoyuna yansıyan
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın zamanın Başbakanı Demirel'e gönderdiği
mektupta savunulan görüşler bu durumun bir yansımasıdır. Özal, Talabani
ve Barzani'nin karşımıza alınmaması gerektiğini ifade ettikten sonra şu
görüşleri savunmaktadır:

"Bu liderlere ve Türkmenlere ihtiyatı elden bırakmadan kendileriyle
yakından ilgilendiğimiz ve varlıklarını sürdürmelerine önem verdiğimiz
mesajını vermekte yarar vardır. Bu cümleden bazı sembolik jestler
yapılabileceği akla gelmelidir. Mesela, bunların bazı insani yardımlara
ilaveten çeşitli ihtiyaçlarının tespiti için ufak bir teknik heyet
gönderilebileceği gibi, bu bölgenin yeniden imarı konusunda Türk
müteahhitlerinin ilgisi teşvik edilebilir."

Özal, bölgede nüfus hareketlerinin teşvikini ve mücadele için özel bir
kuvvet kurulmasını (40-50 bin kişilik en az 1yıl özel eğitim görmüş
özel birlik) öneriyor ve politikanın medya, psikolojik harekat ve diğer
unsurların tamamlanması tezini savunuyordu. Orta doğuda yeni yapılanma
içinde ABD ile birlikte rol alma örtülü amacını taşıyan bu politika,
siyasetçiler tarafından ortak bir siyaset haline getirilmemiş ve uzun
yıllar Barzani ve Talabani ile yakınlaşma ve Kuzey Irak'ta bir Kürt
devletinin oluşmasına göz yumma şekliyle uygulanmış ve Batılı silah
tüccarlarına bol kaynak aktarılmıştır."

Orgeneral Eruygur'un yazısında en fazla dikkati çeken konu,
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın " Bölgede nüfus hareketlerinin teşvikini
ve mücadele için 40-50 bin kişilik profesyonel eğitimli özel birlik
kurulmasını önermesi ve politikanın medya, psikolojik harekat ve diğer
unsurlarla da desteklenmesi tezini savunmasıdır.

Rahmetli Özal'ın 1993 yılında önerdiği 40-50 bin kişilik özel eğitim
görmüş özel birlik ile bölgede medya ve psikolojik harekat unsurlarının
birlikte hareket etmesi görüşü günümüzde de önemini koruyor.

O gün başarılamayan bu görüş, "PKK terörü konusunda Türkiye'deki siyasi
kurumların fikir birliği ve iletişimi içinde olmamalarından
kaynaklanmıştır."


1993 yılında yapılan hata, 2006 yılında hala devam etmektedir. Eğer bu
inadı bırakmaz isek bizim çocuklarımız da bu sorunlarla büyüyecek...

Öncelikle tüm siyasi parti genel başkanlarının birbirleri arasında
ciddi iletişimin başlaması ve fikir alışverişlerinin sağlıklı olarak
işletilmesi gerekmektedir.

Sayın Başbakan bu tür hassas konularda siyasi parti genel başkanları
ile iletişim cimriliği içinde olmamalıdır. Bir akşam yemeği, sabah
kahvaltısı da siyasi parti genel başkanları ile yemelidir.

Taksicileri, işçileri , komşusunu ziyaret ettiği kadar, siyasi
komşularını da ziyaret etmelidir. Hatta Sayın Baykal Ailesi'ni, Emine
hanımla birlikte ziyaret etmelidir.

Türk Halkı bu diyalogu bekliyor...

Yukarıda siyasiler kavga ederken halk terörün acısını evinde duyuyor.
Bu gün İl Jandarma Komutan Yardımcısı Yarbay Alim Yılmaz ile araç
şoförü Er Sinan Gümüştaş'ın evindeki acıyı kimse kendi evinde onlar
kadar duymuyor...

Duyamaz da...

Terör size ulaşmadan anlayamadığınız o acıyı, önceden hissetmeniz dileğiyle....
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
TERÖRÜ KİM DURDURMAK İSTİYOR ?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Terrör e Hayir ! :: Terrörü Durdurmak icin neler Yapabiliriz-
Buraya geçin: