Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 PKK NIN 5. KONGRESİNDE YAYINLANANLAR 4

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
türko
Albay
Albay
türko


Erkek Mesaj Sayısı : 34
Nerden : türkiye
Basari :
PKK NIN 5. KONGRESİNDE YAYINLANANLAR 4 Left_bar_bleue32 / 10032 / 100PKK NIN 5. KONGRESİNDE YAYINLANANLAR 4 Right_bar_bleue

Konu Puani :
PKK NIN 5. KONGRESİNDE YAYINLANANLAR 4 Left_bar_bleue10 / 10010 / 100PKK NIN 5. KONGRESİNDE YAYINLANANLAR 4 Right_bar_bleue

Aktiflik :
PKK NIN 5. KONGRESİNDE YAYINLANANLAR 4 Left_bar_bleue15 / 10015 / 100PKK NIN 5. KONGRESİNDE YAYINLANANLAR 4 Right_bar_bleue

Kayıt tarihi : 26/07/08

PKK NIN 5. KONGRESİNDE YAYINLANANLAR 4 Empty
MesajKonu: PKK NIN 5. KONGRESİNDE YAYINLANANLAR 4   PKK NIN 5. KONGRESİNDE YAYINLANANLAR 4 Icon_minitimePtsi Tem. 28, 2008 5:42 pm

İkinci Bölüm

KÜRDİSTAN TOPLUMU

Kürdistan tarihi

Ülkemiz Kürdistan, insanlık tarihinde yerleşik hayata ilk defa geçişle birlikte tarımın yapıldığı, evcil hayvanların beslendiği, yeryüzünün en verimli toprak parçalarından birini teşkil etmektedir. Bu yüzden, çok eskiden beri çeşitli kavimlerin yaşantısına ve bu kavimlerden arta kalan bir kültürel birikime tanık olmuş ve uzun süre uygarlığın beşiği rolünü oynamıştır. Zengin maden kaynaklarına ve uygarlıklar arası geçiş yollarına sahiptir. Bu elverişli durum kendi zıddını da beraberinde getirmiş ve ülkemizin, tarihin eski çağlarından beri sürekli bir boğuşma ve istila alanı haline gelmesine yol açmıştır. Bu süreç boyunca birçok kavim ya yok olmuş ya da sık sık istila altında yaşamak zorunda kalmıştır.

Ülkemizin üzerinde halkımızın yerleşme çabaları, ataları olan Medlerin M.Ö. 1000 yıllarında tarih sahnesinde belirmesi ile başlar. Hint-Avrupa grubunun Aryen kolundan olan Medler, bu ülkeye yayılmak için komşuları Persler ve Asurlarla yüzyıllarca süren bir mücadeleye girişmişlerdir.

Önce Persleri ve daha sonra da M.Ö. 612 yıllarında Asurları yenen Medler, zamanlarının en büyük imparatorluğunu kurmuşlardır. Bu imparatorluğun sınırları yaklaşık olarak bugünkü Kürdistan sınırlarını kapsamaktadır. Bu uzun mücadele yılları bir yandan onlarda ayrı bir milli bilinç uyandırırken, öte yandan özgürlüklerine düşkün bir karakter edinmelerine yol açmıştır. Kendilerinden önce yaşayan kavimlerin kültürlerine kendi kültürlerini katıp hakim kılarak ulusal değerlerimizin oluşmasında başlangıç rolünü oynamışlardır.

Despotik, köleci imparatorluğun bir taslağını oluşturan Med devletinin M.Ö. 550 yıllarında Persler tarafından yıkılmasıyla tarihte halkımız üzerinde sürekli tahakküm ve istila dönemi de açılmıştır. M.Ö. 6. yüzyıldan M.S. 7. yüzyıl ortalarındaki Arap ordularının işgaline kadar geçen süreçte halkımız çeşitli köleci imparatorlukların istilası altında kalmıştır. Sırasıyla Persler, Yunan-Makedonyalılar, Ermeniler, Romalılar, Bizanslılar ve Sasaniler kurdukları imparatorluklarla Kürdistan'ı ya kendi aralarında boğuşma alanı seçmişler ya da bu boğuşmada hakim çıkan, halkımızı kendi hakimiyeti altına almıştır. Her iki durum da çok kanlı sonuçlara yol açtığından, halkımız varlığını sürdürmek için sürekli dağlık alanlarda yaşamak zorunda kalmıştır. Bu şartlar ise içe kapanık ve parçalanmış aşiret toplulukları halinde kalmamıza yol açmıştır.

Feodal dönemde de halkımız üzerindeki istila ve tahakküm şiddetini bir kat daha artırarak aralıksız devam etmiştir. M.S. 7. yüzyıl ortalarında başlayan Arap istilaları çok kanlı geçmiştir. İslam ideolojisinin milli gelişmeyle birleştirilmemesi, halkı kendi öz yaşam değerlerine karşı yabancılaştırıp milli gelişmesini köstekleyerek, halkın yabancı feodal boyunduruk altında kalmasına hizmet etmiştir.

10. yüzyıla kadar baskısını sürdüren Arap egemenliği, bu yüzyıldan itibaren zayıflamaya başlamıştır. O tarihte başka güçlü bir istilacı gücün olmayışı, halkımızın milli benliğini geliştirmesine elverişli bir ortam yaratmıştır. Başta Mervani Kürt Devleti olmak üzere bu dönemde kurulan feodal Kürt devletleri bu ortamın ürünleridir.

11. yüzyılda Kürdistan üzerinde yeni bir istilacı güç belirmiştir. Bu güç, barbarlığın yukarı aşamasında bulunan ve İslamlığı kabullenmesiyle birlikte fetihçi bir karakter kazanan Türk Oğuz boylarıdır. Türkler kısa zamanda kendilerini feodal toplumun egemenleri olarak yeniden örgütlemişlerdir. İşgal ettikleri ülkelerde yaşayan halkların kültürleri daha gelişmiş olduğundan, Türk boylarının büyük bir kısmı yerleştikleri topraklarda asimile olmuşlardır.

Kısaca niteliklerini belirlediğimiz Türk feodallerinin (Atabey, Hakan, Sultan) Kürdistan üzerindeki yönetimi, 11. yüzyıldan 20. yüzyılın başlarına kadar, bazen katliamlara varacak kadar şiddetli, bazen de hafif olmak üzere sürekli olmuştur. Büyük Selçuklu İmparatorluğu, onun parçalanması ile Atabeyler, Akkoyunlular, Karakoyunlular, Artukoğulları, Anadolu Selçukluları gibi tüm bu Türk feodal beyleri, dönemlerinde tam hakim olmamakla birlikte, Kürdistan üzerinde yönetimlerini sürdürmüşlerdir. Bunları ard arda Moğolların ve Timur'un bir kasırga gibi hızla gelip geçen istila dönemleri izlemiştir. İran Safevi yönetimi altındaki Kürdistan'ın büyük bir parçası daha sonra Osmanlı egemenliği altına girmiş ve Kürdistan, Safevilerle Osmanlılar arasında paylaşılmıştır.

Bütün bu feodal yönetimler zorba ve talancı nitelikte olup, halkımızın şiddetli direnişi ile karşılaşmıştır. Halk bunların yönetimine hiçbir zaman tam olarak boyun eğmediği gibi, fırsat düşer düşmez isyan bayrağını kaldırmıştır. Kürdistan'ın engin dağları, bu dönemde de varlığımızın ve özgürlüğümüzün korunmasında bir kale olmuştur.

Kürdistan'ın bugünkü parçalanmışlığında rolü büyük olan Osmanlı Türk feodal yönetiminin Kürdistan'daki gelişmesi 16. yüzyılda başlar. Bu yönetimin gelişmesinde, işbirlikçi Kürt feodal beylerinin temsilcisi Şeyh İdris-i Bitlisi'nin çabası büyüktür. Osmanlı Türk sultanlarının Kürdistan'daki gönüllü ve gözde ajanı durumundaki bu kişinin de çabasıyla Kürdistan halkının iki büyük mezhep halinde parçalanması bu dönemde hızlandırılmıştır. Osmanlı sultanları ile İran şahları, siyasi amaçları doğrultusunda bu bölünmeden yararlanmışlardır. Kürdistan'ı hem kendi aralarında bir savaş alanı olarak kullanmışlar, hem de bu savaşlarda aynı halkı birbirine kırdırtarak daha kolay yönetim altında kalmalarını sağlamışlardır. Günümüzde bile, Türk sömürgecileri bu bölünmeden yararlanabilmektedir.

Başlangıçta Kürdistan'daki Osmanlı Türk egemenliği pek güçlü değildir. Bu dönemde Kürt feodal beyleri son derece geniş bir otonomiye sahiptirler. Sultanlara bağlılıkları, asker göndermek ve hediye yollamak biçimindedir. Ama 18. yüzyıldan itibaren, Batı Avrupa'da yeni bir üretim biçimi olarak hakim olan kapitalizm karşısında yenilgilere uğrayıp fetih gelirlerinin kapısı kapanınca, Osmanlılar baskı ve sömürü taleplerini artırmışlardır. 19. yüzyılda dozunu daha da artıran bu baskı ve talan karşısında Kürdistan'da boydan boya isyanlar patlak vermiştir. İsyanların kanlı bir şekilde bastırılması, Osmanlı yönetiminin daha da güçlenmesine yol açmıştır.

Birinci Dünya Paylaşım Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu yenilince, Kürdistan üzerindeki dış baskılar azalmıştır. Henüz emperyalist ülkelerin tam işgalinin de gerçekleşmediği bu yıllar, bağımsızlık için dış şartların son derece elverişli olduğu yıllardır. Ama bir yandan iç şartların yetersizliği (aşiretçi-feodal yapı, modern sınıfların olmayışı, örgütsüzlük) diğer yandan yeniden örgütlenen Türk hakim sınıflarının baskısı, bu elverişli şartlardan yararlanmayı olanaksız kılmıştır.

Kürdistan üzerinde yüzyıllarca süren yabancı feodal egemenlik, Kürt toplumunun kendi iç dinamikleri ile evrimleşme sürecini zorlaştırmıştır. Yabancı feodalizmin etkisi ile aşiret yapısında beliren feodalleşme, çoğunlukla işbirlikçi nitelikte olmuştur. Oluşan Kürt feodal tabakaları, yerli bir yönetimden ziyade yabancı güçlere bağlı yaşamayı çıkarlarına daha uygun bulmuşlardır. İçte birbirlerine üstünlük sağlamak için giriştikleri mücadele, toplumu içinden çıkılmaz bir noktaya getirmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
PKK NIN 5. KONGRESİNDE YAYINLANANLAR 4
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Terrör e Hayir ! :: Terör Örgütleri-
Buraya geçin: